Yıllarca "Beyaz Altın" pamuk ve "Sarı Altın" mısır/narenciye ile anılan Adana tarımı, sessiz sedasız büyük bir devrime imza atıyor. Artan maliyetler ve geleneksel ürünlerdeki düşük kar marjları nedeniyle arayışa giren Adanalı çiftçiler, kurtuluşu "Egzotik Meyvelerde" buldu.
Özellikle denize kıyısı olan Karataş ve Yumurtalık ilçelerindeki mikro-klima özelliğini keşfeden girişimciler, bu bölgeleri adeta birer "Tropikal Ada"ya dönüştürdü. Hasadı yapılan Mango, Avokado, Ejder Meyvesi (Pitaya) ve Pasiflora gibi ürünler, hem iç pazarda hem de ihracatta rekor fiyatlara alıcı buluyor.
Geleneksel çiftçilikten, "Akıllı Tarıma" geçen üreticilerin yüzü yıllar sonra ilk kez gülüyor. Ziraat Mühendisleri Odası verilerine ve sahadaki üreticilere göre tablo çok net:
Geleneksel Ürün: Mısır veya buğday eken bir çiftçi, dönüm başına yıllık ortalama 5-10 bin TL kar elde ederken zorlanıyor.
Tropikal Ürün: Yetişkin bir Mango veya Avokado bahçesi, dönüm başına 150 bin TL ile 300 bin TL arasında değişen (ürün kalitesine göre) devasa bir gelir bırakıyor.
Bu "Katma Değerli Üretim", Adana çiftçisinin borçlarını kapatıp yeniden yatırım yapmasını sağlıyor.
Adana'da üretilen tropikal meyvelerin lezzeti ve aroması, güneşlenme süresinin uzunluğu nedeniyle dünya standartlarının üzerinde çıkıyor. Daha önce bu ürünleri ithal eden veya sadece Antalya'dan alan zincir marketler, artık "Adana Mahsulü" ürünleri raflarına koymaya başladı. Ayrıca Rusya ve Avrupa pazarı için ihracat kapıları da aralandı. Özellikle Karataş Ovası, Türkiye'nin yeni "Avokado ve Mango Üssü" olma yolunda hızla ilerliyor.
Adana'nın tarımsal genetiğinde olan "yenilikçilik" ruhu geri döndü. Sadece meyve değil; kahve denemeleri ve muz seralarının başarısı da şehre yeni bir unvan kazandırıyor.
Uzmanlar, 2030 yılına gelindiğinde Adana'nın sadece Türkiye'nin tahıl ambarı değil, aynı zamanda "Avrupa'nın Tropikal Meyve Bahçesi" olacağını öngörüyor. Adana toprağı, ona emek vereni yine zengin etmeye başladı.
