Tarih: 19.11.2019 08:20

Türkistan’da İki Hafta

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Ankara Üniversitesi Iletisim Fakültesi Doktora ögrencisi Ahmet Akalin yazdi. 

 

Türkistan’da Iki Hafta

Yillardir Türk Cumhuriyetleri ile ilgili gazete, dergi, kitap gibi farkli türlerden yayinlari takip ediyorum. Görsel medyada da Türkistan’i konu alan belgeselleri ve haber programlarini izliyordum. 2016 yilinda Biskek, Isik-Göl ve Almati, 2018 yilinda ise Taskent, Semerkant ve Buhara sehirlerini kurumum RTÜK’ün resmi faaliyetleri çerçevesinde görmüstüm. Bu genis cografyayi doya doya gezmek, bu cografyadaki insanlarla tanisip onlarin kültürlerini tanimak istedigim için Türkistan’in kültürel ve tarihsel olarak önemli olan merkezlerini ziyaret etmeye karar vererek; 2019 yili yaz tatilimi Kazakistan, Özbekistan ve Kirgizistan’da geçirecegim dolu dolu bir plan yaptim.

Bu plan ilk bakista biraz riskli gibiydi. Ulug Türkistan’in kuzeyinden güneyine, batisindan dogusuna iki haftalik bir zaman diliminde gitmenin ulasim ve iletisim açisindan sikintili olacagindan endiseliydim. Böyle de olsa yüregimin derinliklerinden gelen bir kuvvet bu gezi planini uygulamamda, yillardir hayalini kurdugum ve benim için veya bizler için önemli olan yerlere gitmemde etkili oldu. Habitusumdan kaynaklanan bu içsel dürtü ile Kirgizistan, Kazakistan ve Özbekistan’i içine alan bir gezi programi hazirladim. Zira benim için bu gönül cografyasinin maddi ve manevi zenginliklerini görmek, yasamak önemliydi.

Kazakistan Almati’dan baslayip oradan Hoca Ahmet Yesevi’yi ziyaret etmek için Türkistan sehrine, Pir’i Türkistan’in hocasi Arslan Baba’nin huzurunda olmak için Otrar sehrine gittim. Daha sonra da siniri geçerek Taskent’e, Hiva’ya, Buhara’ya ardindan yine Taskent’e yönelerek Fergana Vadisindeki Hokand’a, oradan da Kirgizistan sinirini geçerek Os, Özgen, Celalabad ve Biskek üzerinden bu geziyi tamamlayip ülkeme döndüm. Bu uzun bir yolculuktu. Yanima yazar Osman Oktay’in “Modern Seyahatname” kitabini aldim ve 17 Agustos Cumartesi Günü Ankara’dan masallar ve efsaneler diyari Ulug Türkistan’in yolunu tuttum.

Kazakistan

Istanbul’dan uçak ile yaklasik 6 saatlik yolculugun ardindan Kazakistan'in bir önceki baskenti Almati’ya ulastim ve iki hafta sürecek olan unutulmaz anilari içine alacak gezim baslamis oldu.

Almati

Almati’da ilk duragim sehri kus bakisi görebilecegim Kök Tepe oldu. Agaçlarin arasindan geçen yollardan Kök Tepe’ye vardigimda, bol oksijen ve temiz hava sayesinde kendimi çok daha zinde hissettim.

Kök Tepe’den Almati’ya seyir

Ikinci duragimiz Almati'daki Türkiye’den gidenler için Tanri Daglari, yerel halk tarafindan isimlendirilen Alatau Daglarinin (Ala Daglar) zirveleri idi.

 

Alatau, Çimbulak, Almati

Sehir merkezinden yaklasik 25 km uzaklikta olan Çimbulak, Kazakistan'in en taninmis kayak merkezlerinden biridir. Almati'nin güneyindeki bu merkez, 3200 metre ve daha fazla yüksekliklere ulasan bu daglardaki tesisler kisin önemli bir kayak merkezi, yaz sezonundaysa doga yürüyüsçüleri ve dag bisikletçileri için adeta bir cennettir. Bu kayak merkezine, nehrin ve ormanin üzerinden geçen kilometrelerce uzunlugundaki teleferik ile ulastim.

Alatau’nun zirvelerinden sonra Almati’nin merkezinde bulunan Farabi Üniversitesi’ne gittim. Üniversitenin gül bahçeleri ile süslenmis görkemli kampüsünün ortasinda El Farabi’nin heykeli vardi. Merkezinde büyük bir kütüphanenin yer aldigi Üniversite, Türk Dünyasi basta olmak üzere dünyanin farkli yerlerinden ögrencilerin ilgisini çekiyor. Son duragimiz Almati Hayvanat Bahçesi idi. 1937’de Sovyetler Birligi döneminde açilan hayvanat bahçesinde yüzlerce farkli hayvan türünü görebilirsiniz.

 

Abay Metro Istasyonu — Almati

Almati sehir merkezinde hizmet veren metro istasyonlari sanatsal mimariye sahiptir. Bu istasyonlardan birisi de ünlü sair Abay Kunanbayoglu adinadir. Duvarlar Abay’in resmi ve siirleri ile süslenmistir.

Tüm bu güzel mekânlari gezerken karniniz acikiyor. Türkistan’in genelinde milli yemekler çok lezzetlidir. Insani tok ve zinde tutan nefis yemeklerden afiyetle yiyebilirsiniz. Kazakistan ve Kirgizistan’da basta gelen milli yemeklerden birisi besparmaktir. Besparmagin en önemli özelligi dogal ürünlerden yapilmasidir. Besparmagi diger yemeklerden ayiran bir özelligi de çatal ve kasik kullanmadan bes parmak ile yenmesidir. Besparmagin temeli et ve hamurdur. Yemekten sonra içilecek kimiz ise kendini yüzyillar öncesinin kervansaraylarindaki ziyafet sofralarinda gibi hissettirir.

Aksam saatlerinde tren istasyonunda olmamiz gerektigi için Almati’nin birçok yerine gidemedim. Özellikle çok büyük bir hevesle görmek istedigim Büyük Almati Gölü bir baska sefere kaldi.

Otrar

Cengiz Aytmatov’un romanlarinda okumus oldugum Kazakistan’in her bir yanini örümcek agi gibi örmüs demir yollarinda trenler ile seyahat etmek zevkli ve konforludur. Almati’dan yatakli trenle 14 saat süren güzel ve uzun bir yolculuktan sonra Türkistan Sehrine ulastim. Tren garindan taksi ile Otrar’a gittim. Otrar yakinlarinda Hoca Ahmet Yesevi’nin hocasi Arslan Baba’yi ziyaret ettim. Arslan Baba’dan Divan’i Hikmet sik sik bahsedilmektedir. Otrar sehrinde sadece Arslan Baba yok Farabi’nin köyü de ayni yerde ve Emir Timur’da burada vefat etmis. Arslan Baba’dan sonra ögrencisi Hoca Ahmet Yesevi’yi ziyaret etmek için Türkistan’in yolunu tuttum.

 

Emir Timur’un insa ettirdigi Aslan Baba Türbesi, Otrar

Arslan Baba’yi ziyaret yolu çöllerden geçmektedir Bu çöllerde sik sik deve ve at sürülerine rastlaniyor. Bu çöller bizim filmlerde gördügümüz Arabistan ve Afrika çöllerine benzemiyor. Çöl diye tabir edilen yerlerde yesil alanlar var, buralarda Kazaklar hayvancilik yapiyorlar. Arslan Baba ziyaretgâhinda “subat” ismi verilen deve sütünden içtik. Tadi çok güzeldi. Ziyaret için gelenlerin bazilari burada bir gece kalip adak kurbani kesip dua da edebiliyorlar.

 

Çölde Deve Sürüsü, Otrar Yolu

Türkistan (Yesi)

Türkistan sehri tarihte Yesi adi ile anilan günümüz Kazakistan’inin Türkistan eyaletinin merkezi olan yerdir. 2018 yilinda eyalet merkezi olmasindan sonra hizli bir gelisme içerisine girmistir. Sehrin her yerinde imar faaliyetlerini görmek mümkündür. Bu faaliyetlerin en önemlilerinden biri de uluslararasi havaalani insaati oldugu söylenmektedir. Türkistan havaalanin bitmesi ile bölgeye gelen turistlerin sayisinin katlanarak artacagini düsünüyorum.

 

Ahmet Yesevi Ziyaretgahi, Türkistan

Ayrica Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin yasadigi yerdir. Piri Türkistan 12. Yüzyilda yasamis mutasavvif ve sairdir. Vefatindan iki yüz yil sonra türbesini Emir Timur insa ettirmistir. Maalesef Emir Timur türbenin son halini görmeden 1405’te vefat etmistir. Bu yüzden türbe de tamamlanmamistir. Ileride torunlarinin Hindistan’da yaptiracaklari Taç Mahal’in ön denemesi belki de Yesi’deki bu muhtesem yapidir. Burada Kazak Hanlarinin da birçogunun kabri bulunmaktadir. Bu bakimdan Türkistan özelde Kazak genelde ise Türk milli kimliginin olusmasinda en önemli merkezlerden birisidir.

***

Sabahlari kulagima nida geldi:

“Zikr et!” dedi, zikrini deyip yürüdüm iste,

Asksizlari gördüm ise, yolda kaldi;

O sebebten ask dükkânini kurdum iste.[1]

Türbe çevresinde çok genis bir alan ayrilmis olsa da tadilat ve bakim çalismalari devam ettigi için burayi gezme imkânim olmadi. Fakat önümüzdeki dönemde bu çalismalar bittikten sonra yemyesil bir alan içinde Piri Türkistan’i ziyaret etmenin mümkün olacagini düsünüyorum. Bu türbe 2000 yilinda TIKA tarafindan onarilmis. 20 Agustos aksami zamanin içinde hayallere daldim ve yüzyillar ötesinden günümüze kadar bu mekânda yasanan olaylari hizli bir film seridi gibi gözümün önünden geçirdim. Kazakistan’daki son aksamimi Yesevi Ziyaretgâhi’nin karsisindaki alanda insanlarin sohbet edip gülüp eglendigi, çocuklarin civil civil kosusturdugu huzur dolu bir ortamda geçirdim.

Orta Asya’da taksi dolmus uygulamasi çok yaygin. Sabah erkenden Taskent’e gitmek için Türkistan sehrinden taksi ile Özbekistan sinirina hareket ettim. Yarim saatlik bir yolculugun ardindan sinirdan kolaylikla geçmek mümkün. Her iki ülkenin de sinir görevlileri gayet profesyoneldi.

Özbekistan

Kazakistan ve Kirgizistan’da kiril alfabesi var ve Türkler levhalari anlamada sorun yasiyor. Ancak Özbekistan Latin alfabesi kullandigi için yer yön levhalari anlasilir bir ülke. Sinirdan Özbekistan’a geçince bir saatten az bir süre yolculuk yaptiktan sonra Türkistan’in kültür merkezi Taskent’e geldim.

Taskent

Ilk olarak 2018 yilinda ziyarete açilan Hoca Ahmet Yesevi torunlarindan Suzuk Ata ardindan da Zengi Ata’nin türbelerinin bulundugu güllerle süslü genis alanlari ziyaret ettik. Her iki yapi da oldukça yesil ve bakimliydi.

 

Suzuk Ata, Taskent

Özbekistan’da manevi büyüklere çok saygi duyuluyor. Tarihte ilk defa Emir Timur tarafindan insa edilmis yapilar, bagimsizliktan sonra geleneksel mimariye uygun olarak restore edilmis. Gerçekten bu konuda Özbekistan’i takdir ediyorum, beklentilerimin çok üstündeydi.

Taskent bölgenin en kalabalik ve en gelismis sehri. Sehir genis meydanlari, metrolari, yesil alanlari, tiyatro, sinema ve müzeleri ile cazibe merkezi haline gelmis.

 

Taskent temiz otelleri, lezzetli yemekleri, misafirperver insanlari ile de yerli ve yabanci turistlerin ilgisini çekiyor. Genelde Türkistan’da özelde ise yerel halkin misafirperverligi hemen dikkat çekiyor. Özellikle Türkiye’den gelen turistlere daha bir ilgililer, kisa bir bocalamadan sonra büyük oranda iletisim kurulabiliyor. Bu da Özbekçe’nin Türkçe’ye ne kadar yakin oldugunun açik göstergesidir. Ayrica Özbekistan Türk cografyasinin merkezinde oldugu için tüm Türk lehçelerine de yakin bir dil. Bunu Özbekistan’li dil bilimci ve gazeteci Sultan Murad Olimov’dan ögreniyoruz.

 

Sultan Murad Olimov

Taskent’in kültür merkezi olmasi sehrin sakinlerinin de günlük yasamlarina yansimis. Gazeteci Olimov, Kasgar’dan Herat’a hatta Tebriz’e kadar farkli cografyalara ait ezgilerle bizlere rubab dinletisi sundu.

Hive

Ayni günün aksami çocuklugumun kahramani Celaleddin Harzemsah’in memleketi Harezm’in (Hive) yolunu tuttum. Özbekistan Demir Yollarindan yatakli trenle 14 saat süren yolculugun ardindan yesil alanlari, çölleri, Ceyhun (Amu-Derya) nehrini geçerek Ürgenç sehrine vardik. Türkistan’da 2540 km uzunluk ile en uzun nehir olan Ceyhun (Amu Derya) Nehri, güneyde Tacikistan ve Afganistan sinirindan dogup Türkmenistan ve Özbekistan’dan geçip Aral Gölü’ne ulasiyor.

 

 Masallarin sehri Hive

Amu Derya’nin bereketli topraklarini suladigi yemyesil Ürgenç’ten taksi ile masallarin sehri Hive’ye geçtim.

 

 Amu Derya (Ceyhun)Nehri

Hive’de konusulan Harezm Türkçesi, Türkiye Türkçesine çok yakin. Çünkü burada Oguz Türkleri yasamaktadir. Burada da yerel halkin Türkiye’ye ilgilisi bir baska, özellikle Türk dizilerini soran epey kisiye rastlayabilirsiniz. Bu yakinlik Hive’nin tarihi surlari, mescitleri, camileri, medreseleri, müzeleri, hanlari ile birlesince insanda duygu yogunlugu olusturuyor.

 

Islam Hoca Film Afisi (2019)

Hive’de 1900’lerin basinda Türkistan halklarinin birligini savunan ve Ruslarla isbirligi yapmayi reddeden Islam Hoca bir suikastla sehit edilmistir. Daha sonra onun için bir minare ve türbe yaptirilmistir.

 

 Hive’de Cuma Namazi

Hive’de tarihi surlarin içindeki yapilarin büyüsüne kapilmamak elde degil. Bu insicam içinde etraftaki turistlerden gizlenen iki damla gözyasi esliginde yutkunarak “Bir zamanlar biz de milletmisiz, Gelmisiz cihana millet nedir ögretmisiz” dedirtiveriyor insana.

Buhara

Hive’den sonra kendimizi Çukurova’da hissettiren bereketli pamuk tarlalarinin arasindan geçerek Ürgenç’e taksiyle gelip, oradan Buhara’ya trenle geçtim. Tarihte entelektüel alanda verilen gayretlerin neticesinin her yerinde göze çarptigi Buhara’da geleneksel gezi ilk önce Yedi Pir’i ziyaret etmekmis. Biz de soförümüz Alisher Bey sayesinde en kestirme yollari kullanarak Abduhalik Gücdüvani (k.s) türbesinden baslayarak Buhara’nin çevresinde metfun bulunan Buhara’nin gülleri olan ve sehrin Buhara’i Serif olarak anilmasina vesile olan Yedi Pir’in huzurunda bulunduk.

 

 Yedi Pir’in Buhara Çevresindeki Ziyaretgahlari

Buhara’nin gülleri Yedi Pir’in ziyaretgâhi Türkiye’deki ziyaretgahlardan çok farkli peyzaja sahiptir. Hemen hemen hepsinde baglar bahçeler var. Görevliler ziyaretçileri bu bag ve bahçelerde yetisen üzüm, seftali, erik gibi meyveleri ikram ediyorlar.

 

 Muhammed Baba Semasi (k.s) Ziyaretgahi Üzüm Baglari, Buhara

Ertesi gün Samaniler döneminde Çar Bekir adi verilen ve Yemen’den bölgeye Islam’i yaymak için gelen Bekir isminde dört (Chor Bakr) seyidin yasadigi yerlerde bulundum. Burada Buhara güvercinlerine yem verdim, üzerimize üsüsen güvercinler ile hos fotograflarim oldu.

Buradaki bütün kutsal yerlerde yenileme vardi. Buhara ve çevresinde müthis bir dinamizm görünmekteydi. Özbekistan hükumeti buralara çok fazla önem veriyor. 1991’den beri gerek kurucu Cumhurbaskani, gerekse simdiki Cumhurbaskani buralara çok önem vermisler bu konudan bahsetmeden geçmek olmazdi. Özbeklerin ülkedeki tüm tarihi ve kültürel yerlerinin tamir, onarim ve peyzaj çalismalarinda ne kadar titiz olduklarini ilk görüste fark edebilirsiniz. Aslina uygun olarak yapilan bu özenli bakimdan ötürü Özbeklere hayran kaldim. Ertesi gün son Buhara Emiri’nin yaptirdigi yazliga gittim. Tarihi yerleri yerinde ziyaret etmek benim tarihi bilgimi arttirdi.

 

 Çar Minar- Buhara

Batililarin Avicenna olarak bildigi Ebu’l- Ali el -Hüseyin bin Abdullah Ibn-i Sina, 980 yilinda Buhara kenti yakinlarindaki Afsana köyünde dünyaya gelmistir. Günümüzde ise Ibni Sina’nin dogdugu köyde büyük bir tip müzesi ve tip koleji bulunmaktadir.

 

Ibni Sina Tip Koleji ve Müzesi — Afsana/Buhara

En son Cedidcilerin önemli isimlerinden biri olan Feyzullah Hocaev’in evini ziyaret ettim. Amu-Derya’dan çikartilan nefis balik yemegini, çocuklugumdaki domateslerin kokusunu tasiyan salata ile birlikte afiyetle yedikten sonra gece treni ile Taskent’in yolunu tuttum.

Hokand

Baskent Taskent’ten ülkenin dogusuna yönelerek Fergana Vadisinde bulunan tarihi Hokand sehrine geçtim. “Hokand” kelimesi Özbekçe’de Kokan seklinde telaffuz edilmektedir. Hokand sehrinde 1800’lerde yapilmis Hudayar Han Sarayi ve Hokand Hanlarinin insa ettirdigi tarihi medreseleri ziyaret ettim. Rusyalarin Hokand’i isgal etmesinden önce onlarcasi bulunan bu yapilarin büyük çogunlugu isgalciler tarafindan yok edilmistir. Geriye kalan az sayida eser ise bagimsizliktan sonra restore edilmistir.

 

 Cuma Mescidi ve Medresesi, Hokand

Fergana Vadisinin sehirleri Sovyet döneminde Özbekistan, Kirgizistan ve Tacikistan arasinda paylastirilmis. Bu bereketli vadi dil, inanç, kültür ve tarih olarak birbirinden pek farki olmayan insanlarin yapay sinirlar ile birbirinden kopartilmasinin hatta birbirlerine düsman edilmesinin en iyi kanitlarindan birisidir.

Ögle yemeginde sehrin esnafindan Sultan Abdülhamid hayrani olan genç bir eke (abi), geleneksel Özbek pilavinin Fergana türünü ikram etti. Bölgede her sehrin pilavinin farkli özellikleri oluyor. Aksam da bir Özbek dügününe (toy) katildim. Toydaki müzikler, çalgi aletleri, ritüeller ve yemekler kültürel köklerin derinliginin de yansimasiydi.

 

Özbek Dügünü (Toyu)

Dügün çikisi gece taksi ile Andican üzerinden Kirgizistan sinirinin yolu tuttum. Maalesef gidemedigimiz birçok yer vardi. Özellikle Semerkant’a hiç ugrayamadim. Gelecek sefer Aral Gölüne, Semerkant’a, Tirmiz’e gitmeyi arzu ederek Özbekistan’dan ayrildim.

Bana göre Özbekistan, Ulug Türkistan’in maddi ve manevi kalbidir. Hem cografyasi hem kültürel iklimi bu düsüncemi destekliyor. Son yillarda her alanda ciddi bir gelisme yakalamis olan ülkede önemli egitim, kültür ve turizm yatirimlari yapiliyor. Ülkeyi her yil dünyanin birçok yerinden çok sayida turist ziyaret ediyor. Turizm konusunda özellikle tarihi Ipek Yolu üzerindeki mola ve dinlenme tesislerinde bazi eksiklikler göze çarpiyor. Ancak bunlarinda kisa bir sürede giderilecegini düsünüyorum.

Kirgizistan

Gece gündüz hareketli olan Dostluk sinir kapisindan bir kardes ülkeden digerine gecenin geç saatleri olmasina ragmen kolayca geçtim. Kisa bir yolculuktan sonra Os sehrine vardim.

Os

Os’da bütün otellerin dolu olmasi beni çok sasirtti. Uygun fiyata kaldigim otelde sabah uyandigimda karsimizda duran heybetli dagin ismini sordugumda Süleyman-Too yani Süleyman Dag oldugunu ögrendim. Hazreti Süleyman’in yaptigi bir seferde bu dagda konakladigi ve ismini de buradan aldigi söyleniyor. Dag sehrin tam ortasinda yer aldigi için Dagin tepesinden tüm Os sehrini görmek mümkün. Dagin eteklerinde taslari delerek yapilan iki katli bir müze bulunmakta. Müzede Os sehrinin 3 bin senelik arkeoloji buluntulari ve Kirgizistan’in güney kisminda yasayan vahsi hayvanlarin mumyalastirilmis halleri var.

 

 Süleyman Dagi— Os

Süleyman Dag’in en tepesinde ise Hindistan’da büyük bir devlet kurmus olan Emir Timur’un torunu Babür Sah’a ait evi görünce çok sasirdim. “Acaba birisine mi yaptirdi” gibi bir soru aklima geldi. Babür Sah’in genç bir mirza iken Os, Andican tarafinda yasadigini ve bu evi yaptirdigini ögrendim. Ayrica bu ev Kirgizlarin gelip dua ettikleri kutsal bir mekana dönüsmüs.

 

Kurmancan Datka Film Afisi

Daha sonra Türkiye’de çok bilinen Kurmancan Datka ve onun hocasi, Türkistan’in büyük alimi, Sultan Abdülhamit’in hocasi Selahattin Sahip Hazretleri’nin türbelerini ziyaret ettim. Tabii bu kolay olmadi. Çünkü Bu Zat Os’ta fazla bilinmiyor. Kabristanin ne girisinde ne de içinde hiçbir levha yoktu. Özbekistan’daki ziyaret yerlerine göre daha bakimsiz olmasi beni hüzünlendirdi. Burada da TIKA basta olmak üzere Türkiye’nin kurumlarina önemli görevler düstügü kanisindayim. Tabi Kirgizistan yöneticilerinin de sorumlu oldugunu belirtmek gerekir. Ülke içinde mühim bir mekanin canlandirilmasinin, turizm için önemli bir gelisme olacagini düsünüyorum.

 

Selahattin Sahip (k.s) Hz. mezari, Os

Türkiye’de Asya’nin ilk kadin generali olan Kurmancan Datka’yi iyi tanimamizi saglayan geçtigimiz yillarda gösterime giren “Daglarin Kraliçesi” adli sinema filmidir. Bu örnekte de görüldügü gibi ayni kökten gelen kültürlerin yakinlasmasi için önemli bir yumusak güç unsuru olan sinema filmleri ve dizi filmler ilk akla gelmektedir. Bu yüzen ortak kültürel alt yapisi olan ülkelerin halklarinin birbirlerini daha yakindan tanimalari için görsel isitsel alanda da isbirligi yapmalari önemlidir.

 

Kirgiz Atli

Kirgizistan ya da Kirgizlar deyince akla heybetli daglar, asil atlar gelir. Os’tan Alay’a dogru dag köylerine gidip, asil atlarla gezinti yaptim. Pamir Daglarinda ata binmek çok keyifliydi. Bu bölgelerin yemekleri çok lezzetlidir. Türkiye’den gidenlerin de damak tadina çok uygun. Lezzet konusunda yabancilik çekeceklerini sanmiyorum.

Özgen

Ertesi sabah Os’tan ayrilip tertemiz havasi ile bizi karsilayan vadideki önemli tarihi sehirlerinden biri olan ve zamaninda Bati Karahanlilar’in baskenti Özgen sehrine vardim. Burada Bati Karahanli hükümdarlarinin yaptirmis oldugu minare, medrese, türbe ve baska yapilari ziyaret ettim.

 

Özgen’de Bati Karahanli Yapilari

Celalabad

Özgen’den sonra Özbekistan sinirina sifir noktalarindan geçerek Celalabad sehrine ulastim. Celalabad yakinlarinda yer alan dünyanin en büyük dogal ceviz ormanlarina gidemedim. Bir sonraki tatil planlarim arasina buralari da not ederek kuzeye dogru devam ettim.

Toktogul

Ihtisamli Tanri Daglari’nin ortasinda bulunan Türkistan’in en büyük, en heybetli baraji olan Toktogul’un ihtisamina kapilmamak elde degildi.

Tanri Dagi — günesin dogdugu yerdir.
Tanri Dagi — rüzgarin dondugu yerdir.
Tanri Dagi — bulutun kondugu yerdir.
Tanri Dagi — ?irgizlar’in oldugu yerdir!

- Altinbek Ismailov

Sovyet döneminde 1975 yilinda insa edilmis olan Narin Nehri üzerindeki Toktogul Baraji ve HES’i, Kirgizistan’in elektrik üretiminin yaklasik yarisini tek basina karsilamaktadir. Baraj gölünü geçtikten sonra ulu daglar arasindan, ormanlardan, nehirlerden, tünellerden geçerek Biskek’e ulastim.

 

 Toktogul Baraji

Biskek

Kirgizistan’in kuzeyinde yer alan yesil Biskek sehri ülkenin baskentidir. Biskek’te Bagimsizlik Meydani olarak ta adlandirilan Ala-Too Meydani, Manas heykeli, açik hava müzeleri, yesil parklari keyifle gezilebilir. Biskek yakinlarinda dogal tarihi Kirgiz çadirlarinin bulundugu, tarihi konsepte sahip lokantalarda yemek yenebilir. Alis veris yapmayi sevenler için çok uygun fiyata sehir merkezinde bulunan ve bu cografyanin en önemli çarsilarindan biri olan Os Pazar’inda alis veris yapilabilir. Bütün bunlari yaparken sehirde farkli milletlerden çok sayida üniversite ögrencisine rast gelebilirsiniz. Bu manzara dünyada yüksek ögrenimin uluslararasi olmasinin (uluslararasilasmasi) göstergesidir.

 

Baskent Biskek’te Kirgizistan’in 28. Bagimsizlik Yili Kutlamalari

Ulug Türkistan doga, kültür, tarih, gastronomi gibi alanlarda müthis bir turizm potansiyeline sahiptir. Ayrica önemli turizm potansiyeline sahip Kazakistan, Özbekistan, Kirgizistan gibi ülkelerin misafirperver halki da Türkiye basta olmak üzeri gelen bütün misafirlere çok sicak davranmaktadirlar. Ancak bu büyük turizm potansiyelinin anlatilmasi için gerekli tanitim faaliyetlerinin sosyal medya ve görsel isitsel araçlar ile yapilmasi gereklidir.

Iki haftalik güzel bir tatilin ardindan Kazakistan'a, Özbekistan'a ve Kirgizistan'a dair birçok güzel hatira ile Istanbul uçagina binip Türkiye’ye döndüm. Iki hafta boyunca hiçbir sorun yasamadim. Dogayi yani daglari ve çölleri sevenlere, farkli lezzetleri tatmak isteyenlere, tarihe, kültüre meraki olanlara böyle bir tatili öneririm. Fiyat olarak uygun olmakla birlikte çok zengin bir cografyayi da tanimis olurlar. Ayrica bu cografyayi ziyaret edecek olanlar Türkiye ile bölge ülkeleri arasinda var olan toplumdan topluma iki yönlü inanç diplomasisine canli sahit olma imkanini yasamis olacaklardir. Sonuç olarak bu üç ülkeden hiçbir sorun yasamadan çok güzel anilarla dönebilirsiniz.

 

Bavrim! Sen o jakta, men bu jakta

Kaygidan kan jutamiz. Bizdin atka

Layik ba kul bop turiv, kel keteyig

Altayga, ata mirasi altin takka

***

Kardesim! Sen o yanda, ben bu yanda,

Kaygidan kan yutuyoruz, bizim adimiza

Layik mi kul olup durmak, gel gidelim

Altay’a, ata mirasi Altin tahta

-Magcan Cumabay-




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —