Enis TURGUT

Tarih: 22.02.2024 11:17

ÖZÜR DİLEMEK AYIP DEĞİL!

Facebook Twitter Linked-in

ÖZÜR DİLEMEK AYIP DEĞİL!

Kırılan bir kalbi onarmanın ulvi bir yoludur özür.

Hak görsen de yaptığını; nefsi ayaklar altına almaktır, özür.

Dört harften oluşsa da kelamı; manası lügatlere sığmayandır, özür.

***

Kimi zaman bir bakıştır kırıcı olan, kimi zamansa ‘bana ne’ deyip bildiğini okuyan.

Kimi zaman basit gördüğümüz küçük bir söz, kimi zamansa uzatılması gereken bir yardım elinin kısa ve sönük kalmasıdır.

Tıpkı bir felsefe gibi; o kadar çok nedeni vardır ki özrün sebeplerinin...

*** 

Çevremizde etkileşim içerisinde olduğumuz dost ve arkadaşlarımızın halet-i ruhiyelerine karşı, anlık göstereceğimiz her bir karşılığın mutlak bir sonucu vardır. Bu sonuç, kimi zaman olumlu bir çağrışım barındırsa da kimi zaman düşük frekanslı negatif bir enerjiye dönüşebilmektedir. Olumsuzluk evresinin yaşandığı bu süreçte yapıcı bir davranış sergilenmediği takdirde her iki tarafın da bundan nasibini aldığını/alacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

*** 

Öyle ki…

-Bir sevinci abartarak yaşamak,

-Bir acıyı ajitasyonla saptırmak,

-Sende olup da başkasında olmayanın şımarıklığı içerisinde olmak,

-Yerini, hududunu bilmemek gibi daha sayabileceğimiz birçok olumsuzluk barındıran huy ve davranışla karşılaşabiliyoruz.

Bir de ‘dışarısı’ diye tabir ettiğimiz dış etkenler var ki; tanımadığımız kişi veya kişilerle istemsiz bir şekilde gelişen tanışıklıklarımız oluşur. Bazen yolda yürürken bir yaya ile çarpışmak, bazense trafikte kendimizce hak olarak gördüğümüz yolun ‘kornalı’ kavgasına tutuşmak gibi.

İş hayatında maruz kaldıklarımız vardır ayrıca; amirin üstten bakan gözleri, nefse ağır gelen sözleri…

Oysa hayat sadece mesai mefhumundan ibaret değil ve bunu ancak maalesef kaybettiğimiz değerlerle yüzleşince idrak edebiliyoruz.

*** 

Emir kipi ile yaptırılan özverisiz her bir iş, umutsuzluğa açılan pencereyi her defasında biraz daha zorlamaz mı?

Keyifsizce yapılan kahveler -her ne kadar şekerli dahi olsa- zehir yüklü bakışlarla şifa olmanın ötesine çıkmaz mı?

***

Empati duygusunun köreldiği günümüz dünyasında, herkesin kendi yaptığını doğru kabul etmesinin bir sonucu olarak, iletişimdeki en büyük sorunumuz özür dilememek oluyor maalesef. Oysa erdemli bir davranış olan özür beyanı, kişinin değerini küçültmez bilhassa değer katar. 

Burada Sigmund Freud’un şu sözüne değinmeden edemeyeceğim: “Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin; egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.”

***

Denemesi bedava…

Trafikte yaşayacağınız aksiyon da:’ Özür dilerim kardeşim/ hanımefendi, kusura bakmayın’ demek olumsuz bir saldırının kayıpsız sonuçlarına vesile olacaktır. Aksini düşünmek bile istemeyiz!

Keza; sıramızı alan bir kişiye:’ Aceleniz varsa buyurun’ demek ne kaybettirecek denemek lazım.

Tartıştığımız veya yanlış anlaşıldığımız bir ortamda ‘özür dilerim’ demek suçu kabullenmek değil; bilakis ‘benim için değerlisin ve seninle kötü olmak istemiyorum’ un vücut bulmuş haliyle, muhatabınızın gönlünü fethetmek olacaktır.

Tabi ki istisnalar kaideyi bozmayacaktır.

Lakin biz yine de bize yakışanı yapalım… Onun için diyoruz ki; özür dilemek ayıp değil!

***

Hayatımızda, bakış açımızı değiştirdiğimiz vakit her nesnenin güzel görüneceğini fark edeceğiz. Bu da bizi kalp güzelliğine ulaştıracaktır. 

***

Güle talip olmak varken bu zakkum sevdası nedendir!

Bilmez misin ki ey nefsim kırdığın sadece kalp değil, ruh-i bedendir.

***

Kalbi temiz olanlardan olmak dileğiyle… Sağlıcakla, esen kalın…

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —