Görünmez Yükler: Çalışan Kadının Sessiz Tükenişi Her gün iş yerinde ve evde iki dünyayı taşıyan milyonlarca kadın—görünmez sorumlulukların bedeli bedenlerinde ve ruhlarında yazılı. Bu, sadece sabır değil; sessiz bir tüketişin hikâyesi. Her sabah aynı telaşla başlar gün. Bir elinde kahve, diğerinde çocuğunun beslenme çantası… Aynı anda hem anne, hem çalışan, hem eş, hem dost olmanın ağırlığı omuzlarında. Kimse fark etmez; o gün boyunca kendini dört ayrı role bölerek yaşar. Oysa bir kadın, bir kalpte bu kadar yükü nasıl taşır? Toplumun gözü, kadının ne kadar güçlü olduğundadır hep. “O yapar, o dayanır” denir. Oysa gücün ardında çoğu zaman yorgunlukla parlayan gözler, suskunlukla bastırılmış öfke ve takdir bekleyen bir kalp vardır. Kadının emeği, görünmeyen bir ağ gibi hayatın her yerine dokunur; ama en çok da kendi benliğini sarar. Kendini unutarak var olmaya çalışır. Taşıdığı Yükün Ağırlığı: Çalışan Kadının Bedeni ve Düşüncesi İş yerinde artık karşı cephe yoktur, çünkü o cephenin tam ortasında kalmıştır. Evdeki yüklerin, uykusuz gecelerin, bitmeyen sorumlulukların ağırlığıyla işe gelir. Bedeninde sürekli bir yorgunluk, kalbinde hiç bitmeyen bir baskı hisseder. Bir yandan raporlar, toplantılar, hedefler; diğer yandan çocuğunun okul mesajları, evin eksikleri, aklının bir köşesinde dinmeyen vicdan sesi…
Tüm bunlar arasında dikkati dağılır, zihni bölünür; ama yine de elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. Yorgunluğu artık yalnızca ruhunda değil, bedeninde de görünürdür; omuz ağrıları, migrenler, mide spazmları… Doktorlar “stresten” der, ama o bilir: bu sadece stres değil, yıllardır biriken görünmeyen yüklerin bedelidir. Biriken dosyaları açarken eli titrer, bazen gözleri yazılara odaklanmakta zorlanır. Yine de kimseye belli etmez. “Biraz dinlen,” diyen olmaz; çünkü herkes onun güçlü olduğuna inanır. Zaten güçlü görünmek, yıllardır üzerine giydiği bir zırh gibidir. Ama o zırh artık ağırlaşmış, nefes aldırmaz hale gelmiştir. Kendi sınırlarını bile bile zorlamaya devam eder; çünkü pes etmek onun sözlüğünde yoktur. İçinde derin bir yorgunluk vardır — ne uykuyla geçer, ne sessizlikle. Bazen pencereden dışarı bakar ve içinden sessizce geçirir: “Ben ne zaman sadece kendim olabileceğim?” Evde İkinci Vardiya: Sessizliği Bozan Soru Akşam olur. Aynı kadın, evde yeniden “ikinci vardiyasına” başlar. Çocuklarıyla ilgilenir, sofrayı kurar, evi toparlar, gülümsemeye devam eder. Çünkü ondan beklenen budur. Ve yine kimse sormaz: “Sen nasılsın?” Belki de bu çağın en derin zorbalığı, kadının duygularının görünmez kılınmasıdır. Her gün aynı döngüde, sessizce eksilir biraz. Ama eksildiğini kimse fark etmez; çünkü o hep “iyi görünmek zorundadır.” Toplumun çizdiği çerçevede güçlü olmalı, ağlamamalı, şikâyet etmemelidir. Oysa bazen sadece biri elini tutsa, “Yoruldun biliyorum, biraz dur,” dese… belki dünyası yeniden dengelenir. Ama kadın çoğu zaman kendi iç sesini susturmayı öğrenmiştir. Kendine dert yanamaz, çünkü kendi içinde bile yargılanır: “Benim şikâyet etmeye hakkım yok.” Bu görünmeyen yüklerin adı bazen “sorumluluk”, bazen “fedakârlık” olur. Ve kadın, yavaş yavaş kendi öz değerini başkalarının beklentilerinde kaybeder. Bir süre sonra aynadaki yansımasına yabancılaşır. Gözlerindeki ışık, yerini sessiz bir kabullenişe bırakır. İçinde bir yer, hep “beni anlayan var mı?” diye fısıldar ama o fısıltı bile evin gürültüsünde kaybolur. Ve işte bu sessiz tükeniş, bir tür zorbalıktır aslında — kimsenin suçlanmadığı ama herkesin payı olduğu bir zorbalık. Kadının sesini kısmak için bağırmaya gerek yoktur; onu görmemek yeterlidir. Ama o susarken bile öğretir. Dayanıklılığıyla, emeğiyle, sevgisiyle. Toplumun sessiz kahramanlarıdır çalışan kadınlar. Her biri, kendi içinde görünmeyen bir savaşı kazanır her gün. Ve belki de bir gün, bu sessiz kahramanların sesi tüm duvarları yıkacak kadar güçlü duyulacak. “Bir kadının iç sesi susturulmuşsa, o kadının dünyası eksiktir.” — Clarissa Pinkola Estés Kurtlarla Koşan Kadınlar Ayşegül Çimen, Ceyhan Kızılay Kadın Başkanı olarak toplumun kalbine dokunan projeler üretir. Kadınların ve çocukların yaşamına umut, vicdan ve farkındalık katmayı hedefleyen yazılar kaleme alır.